KAR ÖYKÜ

by dekotren

KAR

Soğuk karlı bir kış günü, evinin penceresine küçücük burnunu dayamış dışarıyı seyreden bir çocuk gözleri boncuk boncuk.  Sarı saçlar deniz dalgası gibi. Ne düşünüyor acaba, mahalleye yeni taşındalar. Sokakta oynayan çocukları seyrediyor, onlarla oynamak mı istiyor?

Annesi sesleniyor;

-Dışarı çıkmak ister misin?

-Nasıl…

Kadının gözlerinden iki damla yaş döküldü.

-Onları tanımıyorum…
– Tanışırsın oğlum, bak dışarıda çok güzel kar yağıyor.

– Ben yürüyemiyorum.

Olsun ben senin sandalyeni iterim.

-Onlar koşarken…

-Yavrum… Diyerek odadan hızla çıktı. Gözyaşları yanaklarını ıslamaya başlamıştı.

Ah o kaza ah… Diye söylendi.

Çocuk tekrar penceresine döndü, buğulu pencereye küçücük parmaklarıyla bir dünya çiziyordu.

O geceyi, gözleriyle, kulaklarıyla, bütün vücuduyla dinledi küçücük beden onu yakıyordu. Kıpırtısız yatıyor yatağın içinde. Soluksuz kalıyor. Azıcık indiriyor yorganı. Burnundan nefes alabilecek kadar. Gözleri iri iri açık. Kulakları iyice dikelmiş. Karşıdan gelen ışığa bakıyor ışık yaklaştıkça çocuk çığlık çığlığa…

Anne koşuyor. Kollarına alıyor. Her ikisi de ağlıyor.

Kadın odasına döndü. Bedeni derin bir boşlukta kaldı, düştü, durdu. Dağıldı, parça parça koptu kendimden, baktı. Bir ışık demetine dönüşmüştü. Yanıyordu, titriyordu, sönüyordu, Doğrulamıyordu. Tutunamıyordu kendini. Diriliği yitip gitti. Uzandığı yatakta öylece kalakaldı.

Eski bir fotoğrafa bakar gibiydim. Her kesin yerli yerinde olduğu ve kimsenin gülmediği. Kasvetli haberler sarıp sarmalıyor, sıkıştırıyor göğü yeri. Oysa. Oysa ölüm yakınına düşmediğinde, yalnız soğuk bir taş. Gökyüzünde parlak bir gün aydınlığı hala, aydınlıkta salınan bulutlar, yerde bir sokak lambasının ışıttığı tekinsiz bir gece. Yıldızlara bakılırsa, soğuk olacakmış bu sene dünya. İçim de öyle. Dışarıda kar kelebekler gibi uçuşuyor.

Yorum Yap