SEV VE NEYİN ADI SEVGİ

by dekotren

SEVGİ( SEVGİ NEYİN ADI)

Yazmak; kalemle yüreğin birleşip, aynı pencereden sonsuzluğa bakması gibidir. Kalem bembeyaz pürüzsüz kâğıdın üstünde kayarken, gizli kalmış, ruhun derinliklerinde saklı ne varsa dökülmesidir. Kimi zaman bir sözcük, kimi zaman, bir sesleniş, en çok da ruhun çığlığıdır yazmak.

Bir edebiyat toplantısıydı. Etraf da bir yığın çocuk. Koşuşturup duruyorlardı. Çocukları iyi tanırım. Onlarla uzun çok uzun yıllar birlikte olmuştum. Şimdi emekli bir öğretmen olarak özlemle baktım koşturmalarına. Sonra koşturma bitti. Herkes bir komutla yerlerine oturdular. Dikkatle dinliyoruz der gibi bakıyorlardı. O gözlerde merak ve sevgi vardı.

ÖYKÜYE İLGİ

Ön sıralarda oturanlar bana yakın olduğundan mıdır? Daha bir dikkatli bakıyorlardı. Sarı saçları bükle bükle gözlerinin rengini oturduğum yerden çok net göremiyordum ama tahminime göre açık yeşil ve ya bal sarısı ya da elaydı. Etrafına susun der gibi hareketler yapıyordu. Onları susturmanın tek yolunu bulmuş gibi parmağını kaldırdı.

‘’ buyurun küçük hanım’’  Diye seslendim. Herkes birbirine bakmaya başladı. Önce kime seslendiğimi anlamadılar. Mikrofondan sorumlu arkadaş mikrofonu ona uzattığında salon sessizliğe burundu.

Hoş geldiniz sözcüğünün ardından ekledi sorusunu;

“En çok neyi yazmak istersiniz?” Diye;  bir anda yutkundum. Bu soruyu bir çocuğun soracağını hiç ummamıştım. Ama sormuştu işte. Heyecanla soruyu tekrarladım…

Tüm kalemler adına bencilce yanıtlarım bu soruyu, hem de hiç haddim olmayarak. Kendimi tutamam ve derim ki, “Sevgi’yi yazmak isterim.” Ve bana tekrar sorulsa, “ Peki, daha sonra neyi yazmak istersin?” diye. Cevabım yine aynı olur. “Tekrar Sevgi’yi yazmak isterim.” Tekrar tekrar sorulsa cevabım hep aynı olur.

İçinizden birileri şöyle düşünebilirler: “İyi ama dünya sevgiyi unutmaya, sevgiden ilham alan tüm güzellikleri artık terk etmeye başladı. Buna rağmen fikrinde sabit misin?” diye. Bu sefer şöyle derim, “Ben öncelikle yine sevgiyi yazmak isterim. Sevgiyi yazmak isteyen ve yazan hakir görülürse eğer, bu sefer sonucu yine sevgiye götürecek ibretlik şeyler yazarım ve siz yine sevgiyi yazdığımı anlarsınız, ama sevgiyi yazmaktan ve bu isteğimden beni geri bırakamazsınız.” Bu gün buraya gelirken hepimiz birer kalem olmayı düşünerek gelmiştim. Kimler kalem olmak ister diye sorsam? Hep bir ağızdan salonda bir ses dalgası dolandı. ‘’ Ben… ben… sesleriyle.

KALEM OLMAK

Madem bugün kalem olma niyetindeyiz sevgili dostlar; o zaman kalemin anlatmak istediğine tercüman olalım.

Kaleme göre sevgi öyle bir şey ki, gönül terazisinin bir kefesine tüm kötü hissiyat konsa, diğer kefesine de “sevgi” tek başına konsa yine de terazi onun lehine olur.

Konu sevgi olunca işte böyle arsızlaşıverir kalem. Kalem haklı değil mi? Her dil dönebildiğince sevgi hakkında bir şeyler söylemeye meyletmiyor mu? Yaratılan, sevgiye o kadar aç olmasaydı sevgi, eskiden beri söylenenlerin ve yazılanların vazgeçilmezi olur muydu?

Kalemin gözüyle hal böyle iken, şu güzel ülkemizin temiz topraklarına, temiz insanlarının yine temiz gönüllerine; sevgisizlik, kin, kana susamışlık, ayrılıkçılık gibi şer tohumları ekilmeye çalışılıyor olunmasına; özellikle ırka, dile bakmaksızın birbirine gönülden inanç bağı ile bağlanmayı başarmış. Bu güzide ülkemizin yaşanılır olmaktan çıkarılma çabalarına kalem bir türlü anlam veremiyor.

Kalem; kardeşi kardeşe düşman etme çabasının vebalini omuzlarına yük edebilecek kadar gözü dönüşlüğün, bu gafil cesaretin; ancak içerisinde zerre miktarı sevgi olmayan kalplerin harcı olduğunu düşünüyor.

Sevginin alt kümesi sağduyuya çok ihtiyaç duyulan şu günlerde kalem sevgiye muhtaç, yaratılan sevgiye muhtaç. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Kalplerimizde, zerre kadar dahi olsa sevgiye muhtacız. Aksi hal bizi, sonsuza kadar görünmez prangalarla tutsak eden bir mutsuzluk hapishanesinin müebbet yemiş mahkûmu yapar.

Kalem der ki “Sevgi, hoşgörüyü her an bize hatırlatır. Sevgi, vicdanı tetikler de insan diş sancısı çeker gibi vicdan azabı duyar da acıdan kurtulmaya çabalar, zulmü terk eder ve zulmün önünde dimdik durur. Sevgi, sağduyuyu destekler de basit akılların kolay sezilebilir aldatmacalarına insan kolayca kanıvermez. Ha, sevgi kalpten tamamen çıkarılır ise, işte o zaman, halk tabiriyle taş kalplilik oluşuverir hem de hiç fark edemeden.”

Kalemin gözüyle sevgi böyledir işte ve kalem hep korkar sevgisizlikten. Bu yüzden hep sevgiyi yazmak ister, tersini değil. Okuyan sıkılsa da kalem hiç sıkılmaz. Gönülden sevdalıdır “sevgiye, sevgiyi yazmaya.” Hep hatırlatmak ister ki kalpler; sevgiyi unutmasın ve tersine meyledip taşlaşmasın diye.

Bütün bunlardan sebeple kalem; kendi dilinden bir masal anlatmak ister. Gelin kaleme kulak verelim ve ibret alalım; kalplerimizi taşlaşmaktan kurtaralım. Ve düşünelim zaman zaman ‘’ sahi sevgi neyim adı.’’  Diye

3 Yorumlar

Hatice Altunay Mart 6, 2021 - 6:48 pm

Kalemine sağlık arkadaşım.

Yanıtla
dekotren Mart 6, 2021 - 9:36 pm

sağ ol canım

Yanıtla
Meral Yağcıoğlu Mart 6, 2021 - 8:23 pm

Sevmek sevilmekten önemlidir benim için. Ziea sevildiğinden emin olanaz insan.

Yanıtla

Yorum Yap